Bu yazımızı okurken, özel müziğini de dinlemenizi tavsiye ederiz…

Ses Klibi: Bu ses klibini oynatabilmek için Adobe Flash Player (Version 9 veya üzeri) gereklidir. Güncel versionu indirmek için buraya tıkla Ayrıca tarayıcında JavaScript açık olmalıdır.

Timuçin HAN

İnsanoğlu bir yandan teknoloji ve sanayi geliştikçe mutlu oluyor, diğer yandan da bu gelişimin eski meslekleri ve geleneksel el sanatlarını yavaş yavaş ortadan kaybolmasını üzüntüyle izliyor…

Hallaçlar, bileyiciler, nalbantlar vb. onlarca meslek unutulmaya yüz tutmuş durumda. Bu mesleklerden bir tanesi de süpürgecilik.

Günümüzde evin içinde kullanımı neredeyse tamamen ortadan kalksa da, bahçe, balkon vb. dış mekânlarda birçok ev hanımının kullanmaktan vazgeçemediği, bildiğimiz sarı ot süpürgelerden bahsediyorum…

Elektrik süpürgesinin henüz her eve girmediği çocukluk yıllarımda, annelerin elinden düşmezdi sarı süpürgeler. Bazen yorgunluktan iki büklüm olmuş bir annenin elinde etrafı süpürürken görürdüm, bazen sokakta boyundan büyük bu süpürgeyi almış sürükleyerek oyun oynayan bir çocuğu, bazen de annesini kızdıran bir çocuğun poposunda patladığını görürdüm sarı süpürgenin… Bazı anneler için çocuklarına gözdağı verme aracıydı da aynı zamanda 🙂

Yolum Edirne’ye düştü.

Geleneksel el sanatlarına ve bu tür el emeği, göz nuru isteyen işlere, mesleklere olan ilgimin beni süpürgecilere götüreceği konusunda hiç şüphem yoktu ve bir anda kendimi Edirne “Süpürgeciler Borsası”nda buldum…

Süpürgecilik Edirne için oldukça önemli ve değerli. Konuştuğum ustalar 50 – 60 yıl önce Edirne’de 300’ün üstünde süpürge atölyesi bulunduğunu söylüyorlar. Üstelik o dönemler her bir atölyede neredeyse 20-25 kişi çalışırmış. Bugünlere gelindiğinde ise bu sayı 50’nin altında düşmüş durumda.

TARLADAN EVLERE UZANAN BİR YOLCULUK…
Süpürge telleri süpürge otu denilen bir bitkiden elde ediliyormuş. Ben bunu daha önce hiç duymamıştım, özel olarak ekilen ve toplanan bu süpürge otları tamamen süpürge yapımı için yetiştirilmekte.

FIRINLAMA…
Toplanan otlar, süpürge olana kadar bazı işlemlerden geçiriliyor. İlk işlem demet olarak sarılan otların ıslatılarak kükürt ile ağartılması işlemidir. Atölyelerde bulunan küçük odacıklara doldurulan süpürge otları, bir kap içinde kükürdün yakılmasıyla çıkan duman ve ağır kükürt kokusu ile hapsedilir ve burada bekletilir. Tüm tellere işleyen bu fırınlama, tarladan toplandığında çok daha sert ve daha yeşilimsi olan süpürge otlarının daha beyaza yakın bir sarı renk halini alır ve biraz daha yumuşamıştır.

AYIKLAMA…
Kükürt ile ağartılmış süpürge otları, artık ayıklamacıların elindedir. Ayıklamacı otları ince ve kalın olarak birbirinden ayırır. İnce otlar, daha iç ve alt kısımlara doğru kullanılır, kalın kısımları ise süpürgenin sapına doğru kullanılan otlardır.

SARMACI…
Süpürgenin esas oluşturulduğu işlem; sarma işlemidir. Sarmacı, aynı türde ayrılmış tellerden içliğini ve tepeliğini hazırlayarak, süpürgenin omurgasını oluşturur.

BAĞLAYICI…
Süpürge, son olarak “Bağlayıcı”nın elindedir artık. Bağlayıcı ufak bir tezgâh kullanarak yapar işlemini. Tezgâhta, ayağı ile kullandığı bir mengene sistemi vardır. Buradan güç alarak süpürgenin başını tel ile sıkar ve şekillendirir. Sonrasında ise süpürgenin teller ile bağlanmasını ve çuvaldız ile dikilmesini gerçekleştirir. Sonrasında da otların fazlalıkları traşlanır ve süpürge kullanıma hazır hale gelir.

AYNALI SÜPÜRGE:
Aynalı süpürge, genç kızların çeyizlerinin olmazsa olmazıymış.

Süpürgenin üzerine bağlanan aynalar ve boncuklarla yapılan süslemeler aynalı süpürgeyi farklı kılıyor. Aynalı süpürge, çeyizlerde yerini elektrik süpürgesine bırakınca üretiminin kaybolması da kaçınılmaz olmuş. Fakat, Edirne için sembol haline gelen aynalı süpürge, sektör değiştirerek hediyelik eşya kategorisinde çoktan yerine almış. Artık aynalı süpürgeler hem normal ebadında, hem de minyatür boyutta hediyelik olarak tezgâhlarda yer buluyor.

Aynalı süpürgenin hikâyesi de oldukça ilginç. Bu konuda çeşitli rivayetler var.

Bir rivayete göre;

Çok güzel bir gelin, sürekli süsleniyor ve birçok kez aynaya bakıyormuş. İşleri aksattığını ve iş yapmadığını düşünen kaynanası da süpürgenin üzerine ayna takarak “Gelin, gelin… Al sana aynalı süpürge, hem aynaya bak, hem de işine bak…” demiş.

Bir başka rivayete göre de genç kızlar, evlerinin önünü süpürürken, sokaktan geçen genç erkeklere bakmak için bu aynayı kullanırlarmış…

Elleri nasır tutmuş ustalar, sarı otlar ile keyifle dans ediyor atölyelerde. Zamanın akmasına, teknolojinin ilerlemesine inat bir mağrurluk ile. Kimisi bir el sanatının yok olmaması derdinde, kimi ekmek parasının.

Sanırım bundan sonra bir süpürge görürseniz, kaybolmamak için direnen bu mesleği, ustaların alın terlerini ve aynalı süpürge ile ilgili rivayetlerini anımsayacaksınız.

Sevgiyle kalın,
Timuçin HAN