Kavaklıdere, İmrahor Deresi, Dikmen Deresi, Cevizlidere, Kirazlıdere, İncesu, Çubuk Çayı, Hatip Çayı, Ankara Çayı… Bir zamanlar Ankara’nın dereleri saymakla bitmezmiş. Ankara’nın akarsuları arasında en önemlileri (her üçü de birleşerek Ankara Çayı’nın oluşturan) İncesu, Hatip Çayı ve Çubuk Çayı’dır. Kısaca hatırlatmak gerekirse; Gölbaşı’nda, Mogan ve Eymir’den doğan İncesu, İmrahor Vadisi’ni geçtikten sonra Kolej – Abdi İpekçi Parkı – Atatürk Bulvarı – Ulus yoluyla Hipodrom civarında Hatip Çayı’na katılır(dı). Kalecik’teki İdris Dağı’ndan doğan Hatip Çayı ise Lalahan – Kayaş – Mamak – Hatip Çayırı – Altındağ’dan sonra İncesu’yu da alarak Çubuk Çayı’na akar(dı). (Hatip Çayı’nın Ankara Kalesi ve Hıdırlık Tepesi arası Bent Deresi olarak bilinir). Çubuk’taki Aydos Dağı’ndan doğan Çubuk Çayı’na gelince; Solfasol, Keçiören, Etlik yoluyla akan Çubuk, Ankara’nın ayakta kalan tek tarihi köprüsü olan Selçuklu eseri Akköprü’den sonra Hatip-İncesu ile birleşir. En sonunda Ankara Çayı adını alan ve bir kısmını AOÇ’de gördüğümüz bu son akarsuyumuz yolculuğuna Sakarya Nehri’ne doğru devam ederek Ankara’yı terk eder…

Eski fotoğraflarda gördüğümüz derelerin bugün hemen hemen hiçbiri yok, kalanlar ise bir atık su kanalına dönüştüğü için Ankara’nın günlük yaşamında yer bulamıyor. Hâlbuki 1932 yılında Ankara’nın imar planını hazırlayan Alman şehirci Jansen’in, Ankara Kalesi eteklerinde bir plaj planladığı biliniyor. Keza, 1924 tarihli Ankara haritalarında bu dereler üzerinden geçen tam 24 adet köprünün bulunduğu yazılıyor. Bir zamanlar diğerlerine göre daha temiz olduğu için kenarında topluca çamaşır yıkanan İncesu’nun veya askerlerin uğurlandığı, Hac’dan gelenlerin karşılandığı Akköprü’nün altından akan Ankara Çayı’nın Ankara’nın sosyal yaşamındaki yerleri ne kadar da önemliymiş. Bir diğer örnek Çubuk Çayı’ndan verilebilir; Hacı Bayram Veli’nin köyü Solfasol’dan geçtiği için kutsal kabul edilen Çubuk Çayı’na dilek kâğıtları bırakılırmış.

Bugün değişen yaşam standartlarımıza bağlı olarak bu gelenekler anlamını yitirdi ama içinden nehir geçen tüm kentler gibi, kenarında nefes alabileceğimiz, sandallarla gezebileceğimiz, kenarında balık tutabileceğimiz derelerin başkentimize -en azından estetik açıdan- çok yakışacağı kesin olsa gerek…

Bu bir hayal mi?

İlk güzel haberi, 26 Ekim 2009 tarihinde Haber Türk’ün Ankara ekinde okumuştuk. Keçiören Belediyesi, Ankara Çayı’nın içinde balıkların yüzdüğü, üzerinde sandalların gezdiği ve çevresinde dinlenme yerlerinin bulunacağı bir proje üzerinde çalıştıklarını ve Porsuk’u örnek alacaklarını söylüyordu. Bu konuda Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin deneyimlerinden yaralanmak istediklerini de ekleyen Başkan Ak’dan sonra bu konuda bir güzel haber de Çankaya Belediye Başkanı Tanık’tan gelmişti. 30 Kasım 2009 tarihli Hürriyet’in Ankara ekinde yayınlanan habere göre; Anadolu Ajansı muhabirine Eymir’den Türközü’ne kadar gölleri ve dereleri birleştirerek bir suyolu oluşturmayı planladıklarını açıklayan Başkan, Keçiören Belediyesi’nin projesini öğrendiğinde çok heyecanlandığını ve sevindiğini özellikle belirterek ekliyordu; “hayal etmeye başladık bile”…

Evet, bir hayalle başlar her şey… İki ilçe belediyesinin konuyu sahiplenmesi kadar bizi umutlandıran bir ayrıntı da şu oldu. Keçiören Başkanı, açık yüreklilikle Eskişehir deneyimini överek Porsuk projesini örnek alacağını söylerken, Çankaya Başkanı da aynı şekilde Keçiören’in projesini destekliyordu…

Sonra ne oldu? Sayın Başkanlar gibi, biz Ankaralılar da hayal etmeye devam ediyoruz. Söz konusu açıklamalardan sonra geçen yaklaşık iki yıl içinde, Keçiören Belediyesi’nin Atatürk Botanik Parkı kapsamında çevresini düzenlediği Çubuk Çayı’nın küçük bir bölümü hariç her iki belediyemizin projelerinde bir gelişme göremedik. Öte yandan bu konuda asıl görev Büyükşehir’e ait olsa gerek… (Her fırsatta, Avrupa’dan aldığı ödüllerle övünen Belediyemiz, “en büyük ödülü” bu hayali gerçeğe dönüştürdüğü gün kendi hemşerilerinden alacaktır…)

Evet, Ankara’nın derelerinin hepsini kurtarmak için artık çok geç ama Ankara Çayı kurtarılabilir, ilk etapta Eski Garajların (Etlik) yanındaki köprüden başlayan ve Varlık Mahallesi’ndeki Akköprü’den devam ederek Atatürk Orman Çiftliği içinde kalan bölümünde, Eskişehir’deki gibi yer yer setlerle desteklenerek su tutulması mümkün. Fakat mutlaka, denetimsiz atık suların engellenmesi veya ciddi olarak arıtıldıktan sonra akıtılması gerekiyor. Etrafının düzenlenmesi ise işin en kolay kısmı…

 

ankaranın dereleri

Ankara’nın Dereleri Şeması