Ali Adnan AKGÜNDÜZ

Her insan kendisini keşfetmeye başladığı andan itibaren, işin içine kendini de koyarak kendi hayal dünyasında yapmak istediklerini yine kendi dünyasında gerçekleştirmek ister. Bu hülya, bu rüya ne kadar gerçektir ya da gerçekleştirilebilir düşünmez bile..

Çocukken arkadaşlarla toplanıp, bazen bir ağaç altında, bazen kerpiçten yapılmış bir evin çatı arasında, bazende mahallemizin taş merdivenlerinde oturup Jules Verne’nin macera kitaplarını okurduk. Dünyanın merkezine seyahet eder, bir motosiklet ile bütün dünyayı dolaşırdık…

O zamanlar bizim, renkli, plazma televizyonlarımız yoktu. Hatta siyah-Beyaz da…
Zaten televizyon yoktu.

Bir kaçımızın evinde iri iri radyolar vardı ve aksam 9’da radyo tiyatrosunu dinler, yatağımıza öyle girerdik. Rüyalarımızda, o gece dinlediğimiz oyunun, düşlerimizde renklenmesini dileyerek uykuya dalardık.

Aradan yıllar geçti. Tüm arkadaşlar bir yerlere savrulduk.

Ben o hayallerimin peşinde koştum hep. İki odalı bir gecekondudan çıkacak bir gezgin yaratmak için.

Günler, geceler boyu direksiyon sallayan, aylarca yüzünü bile göremediğimiz babamın, tüm yokluğa rağmen bizi çiçek gibi giydirip okula yollayan anam için..

Aradan yıllar geçti ve o gün gelip çattı…

Tanrı, aynı hayali paylaştığım insanlarla beni bir noktada buluşturdu. Dört yıldır hazırlanan bu proje, vücut buldu ve gerçekleşmek için gün sayıyor. Bu proje “Türk Mührü”’dür.

Bu proje; bir hedeftir, bilgidir, birikimdir. Birikimin diğer insanlara aktarımı olacaktır. Bilgiyle, gerçekle ve doğruyla.

Desteğinizi esirgemeyin…