Bu yazımızı okurken, özel müziğini de dinlemenizi tavsiye ederiz… 

Ses Klibi: Bu ses klibini oynatabilmek için Adobe Flash Player (Version 9 veya üzeri) gereklidir. Güncel versionu indirmek için buraya tıkla Ayrıca tarayıcında JavaScript açık olmalıdır.

Oğuz Savaş UYSAL

“ Hiç şüphesiz Antalya dünyanın en güzel yeridir.”(Ulu Önder ATATÜRK)

Dünyadaki bütün ulusların halklarının ömründe en az bir kere görmek istediği bu kenti ben de görmek için bir Temmuz ayını seçmiştim. Ama hiç de isabetli bir ay seçmediğimi Antalya’ya gelince anladım. Bununla ilgili bir olarak Antalya’da şöyle söylem vardır. Yaz aylarında akrabaların ziyaretinden bunalan Antalyalılar bir daha gelmesinler diye misafirlerini Temmuz –Ağustos aylarında çağırırlarmış, ki sıcağına maruz kalan akrabaları bir daha gelmemeye tövbe ederlermiş. Yabancı misafirler güneşi ve sıcağı ülkelerinde pek görmediklerinden onlar içinse bulunmaz bir nimetmiş.

Antalya’da yazın sıcaklıklar kendisini hissettirmeye başladığında, sıcak ve nemden bazen nefes alıp vermek bile zorlaşır. Böylesi durumlarda dışarıya çıkmak bir yana klimanın yanından uzaklaşmak bile işkence gibidir. Antalya’ya temmuz ayında gelmek bu zorlukları kabullenmek gibidir. Biz de deniz, kum, güneş düşüncesiyle geldiğimizden pek bir zorluk yaşamayacağımızı düşünmüştük. Hiçte öyle olmadı.

Antalya’nın bunaltıcı havasından kaçmak istediğimde üç alternatifimin olduğunu öğreniyorum. Yukarı Düden Şelalesi, Aşağı Düden Şelalesi, Kurşunlu Şelalesi veya yolu göze alırsam Manavgat Şelalesi. Ben yolu göze alamadım Düden Şelalesine kaçtım. İki Düden şelalesi var. Birincisi Yukarı Düden ya da diğer adıyla İskender Şelalesi. Diğeri ise Aşağı Düden Şelalesi veya diğer adıyla Karpuz Kaldıran Şelalesi. İkisi de bir doğa harikası hayran olmamak, sadece bu şelaleleri görmek için gelen on binlere hak vermemek elde değil.
Yukarı Düden şelalesi kent merkezine yaklaşık 8 km mesafede Varsaklar beldesinin yukarı kısmında ağaçlar arasında kaybolmuş bakir bir cennet köşesi . Şelale mesire alanı içerisinde yer alıyor. Mesire alanı içerisinde şelaleden başka birde antik kent var. Antik Lyrbotae uygarlığına ait nekropol girişin hemen sağ tarafında kaya mezarları ise şelalenin arka kısmında yer alan geçitlerin duvarlarında yer alıyor. Yaklaşık 22 metreden oldukça geniş bir doğal havuza dökülen şelalenin ön kısmına geçmek için küçük köprülerden ve basamaklardan inmek gerekiyor. Yaklaşık 550-600 yaşında olduğu tahmin edilen Çınar ağacının altına geldiğimde suyun sesi doğal bir esintiyle birleşince kendimi banklara bırakıyorum. Doğal havuzdaki su Temmuz ayında olmamıza rağmen buz gibi soğuk. Çevrede yüzmek yasaktır diye tabelalar yer alsa da kendini serin sulara bırakanlar hiçte az değil. Doğal havuzun kenarından giden yolu takip ettiğimde bir mağaranın oyuklarında ilerlemeye başlıyorum. Yol beni muhteşem bir manzaraya kadar götürüyor. Şelalenin döküldüğü noktanın tam altından dökülen suyu izleme şansına kavuşuyorum. Ülkemizde böyle akan suyu arkasından izleyebileceğimiz bir başka doğal güzellik var mı bilmiyorum. Bu eşsiz manzaradan yeryüzüne çıkan merdivenlerle ayrılmak zorunda kalıyorum.

Şelale alanı içerisinde hediyelik eşyacılarda var. Düden şelalesinden bir hatıra kalsın diye düşündüğümde yüzde elli indirimli olan bu hediyeliklerin nasıl olup ta dışarıdakilerin iki katı olduğuna bir anlam veremiyorum. Kusura bakma Düden, senden hatıra sadece çektiğim fotoğraflar kalacak diyerek Aşağı Düden Şelalesine doğru yola çıkıyorum.

Bazen kent trafiğine takılarak bazense yolu şaşırarak Aşağı Düden Şelalesine gelmem yaklaşık 30 dakika sürüyor. Şelale Lara yakınlarında ki falezlerden Akdeniz’e kavuşuyor. Su yaklaşık 50 metre yükseklikten muhteşem bir görüntü oluşturarak denize dökülüyor. Bir an için küresel ısınmanın etkisiyle susuzluğun yaşandığı gezegenimizde bu kadar suyun boşa akıyor olması üzüyor beni. Dökülmenin etkisiyle oluşan su sisinin önünde sürekli görebileceğiniz gökkuşağı adeta manzarayı tamamlıyor. Beni bekleyen Antalya’nın bunaltıcı sıcağı ile buluşmadan şelalenin hemen yanında yer alan parkta bir süre uzanıp suyun sesini dinliyorum. Parkta genişletme ve yenileme çalışmaları devam ediyor. Bitince seyir keyfine doyamayacakları bir seyir terasına kavuşacaklar Antalyalılar.

Antalya şehrinin güzellikleri elbette ki Düden şelalelerinden ibaret değil. Her ne kadar temmuzun sıcağından bunaldığımı hissetsem de bu muhteşem güzellikler karşısında bu şehrin evrenden torpilli olduğunu düşünüyorum.

Gezimiz sırasında bize rehberlik yapan güzel insan Sayın İsmet Koplay’a da ayrıca teşekkür ederim.

Yolunuz düşerse tavsiye ederim Aşağı Düden Şelalesi Varsaklar Beldesinin hemen üst kısmında, Aşağı Düden Şelalesi ise Lara Plajı yolunda…