Bu yazımızı okurken özel müziğini de dinlemenizi tavsiye ederiz;

Ses Klibi: Bu ses klibini oynatabilmek için Adobe Flash Player (Version 9 veya üzeri) gereklidir. Güncel versionu indirmek için buraya tıkla Ayrıca tarayıcında JavaScript açık olmalıdır.

Abdullah Agâh ÖNCÜL

Ohrid Arnavutluk sınırına yakın Ohri Gölü’nün kenarında Makedonya’nın güneybatısında bulunan 55 bin nüfuslu şirin ve eğlenceli bir şehridir. Ayrıca iyi korunmuş bir turizm merkezidir. Orta Çağ’dan kalma hisarlar, kiliseler, manastırlar ve câmiîler bulunmaktadır. Kiril Alfabesi’ni geliştirmiş olduklarına inanılan, 9. yüzyıl Bizans keşişleri Aziz Kirillos ve Metodios Anıtı, Ohri Müzesi, Aya Sofya, Roma döneminden kalma Antik Tiyatro, Heykeller Galerisi, Samoil Kalesi, Aziz Panteleimon Manastırı, Çınar Meydanı ve Ohrid Pazarı görülmesi gereken bu şehrin en önemli cazibe noktalarıdır.

Makedonlar, Türkler, Arnavutlar’ın bir arada yaşadığı bu balkan şehri 6000 yıllık bir yerleşim tarihine sahiptir. Ohri bölgesinin ilk sahipleri arkeolojik bulgulara göre Frigler ve Enheleler olduğu bilinir. Daha sonrasında MÖ 4. Yüzyılda Makedonya kralı II. Filip’in egemenliğine geçmiş, 6. asırda Slavlar yerleşmiş, 785 yılında Slav bölgeler 6. Konstantin tarafından Doğu Roma sınırlarına katılmış, 867 yılında şehir, Bulgarların egemenliğine girmiş, 990-1015 yılları arasında Ohri, Birinci Bulgar Devleti’nin başkenti olmuş, 1018 yılında Doğu Romalılar şehri tekrar ele geçirmiş, 1395 yılında Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına katılmış, 1912 yılında sona Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı egemenliğinde kalmış, bu yıllar içerisinde Müslüman ibadethaneleri yıkılmış ya da kiliseye çevrilmiş, 1943 yılı ile beraber Yugoslavya Krallığı ortadan kalkmış, yerine Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti kurulmuştur. 1991 yılında Makedonya’nın Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nden bağımsızlığını ilan etmesiyle Ohri, bağımsız Makedonya Cumhuriyeti içinde yer almıştır

14. yüzyıldan sonra Türk dönemiyle beraber Ohri büyük gelişme göstermiş, 18. yüzyılda ticari bir merkez olmuştur. 19. ve 20. yüzyıl içinde Osmanlı İmparatorluğu toprakları hareketlenmiş ve sorunlar çıkmaya başlamıştır. Bulgar ve Arnavut çetelerinin en fazla faaliyet gösterdiği Balkan şehri olan Ohri Kaymakamı Süleyman Kâni Bey görevi sırasında Yüzbaşı Mısırlı Aziz Bey Ohri’de bir “Cemiyet-i İslamiye” kurmuştur. Yüzbaşı Aziz Bey, Bulgar komitecilerinin verdikleri zararlara Müslümanların da aynı şekilde karşılık vermeye hakları olduğunu dile getirerek, halkın sabrı taşmış olduğundan eşraftan bazı kişilerle Aziz Bey arasında “zarara zarar, kana kan” esasına dayalı kurallar getirilmişti. 1907’de yapılan bu uygulama ile Ohri şehri çok fazla zarar görmemiştir.

Kiril alfabesinin doğduğu yer olarak da kabul edilen bu topraklar izlemeye doyulamayacak kadar doğal güzelliğin de ev sahibidir. Ohri Gölü bu bölgedeki en eski ve en derin göldür. Öyle ki gölün ekosisteminde sadece o bölgeye ait dünya çapında öneme sahip 200’den fazla tür vardır. Bu sebeptendir ki göl 1979 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine dâhil edilmiştir. Hatta bir yıl sonra da Ohri kent olarak bu listeye dâhil edilmiştir.

Ohri’de Osmanlı döneminden kalma 10 cami, 1 tekke ve bu şehrin mimarisine ait tarihi evler ile  40 kilise bulunmaktadır. Baktığınız her yerde yemyeşil tepeler, dağlar görebiliyorsunuz ve kıyısında yürüyüp yüzebileceğiniz bir gölün manzarası da cabası.  Bu yüzden şehir sadece Balkan ülkelerinden değil, Ohri Havalimanı sayesinde tüm Avrupa ve Asya’dan gelen yabancıları da doğal ve tarihi mirasıyla kendine çekmektedir.