Bu yazımızı okurken, özel müziğini de dinlemenizi tavsiye ederiz… 

Ses Klibi: Bu ses klibini oynatabilmek için Adobe Flash Player (Version 9 veya üzeri) gereklidir. Güncel versionu indirmek için buraya tıkla Ayrıca tarayıcında JavaScript açık olmalıdır.

Timur ÖZKAN

Başlıktaki sözcük farklı bir beklenti yaratmasın, ABD’nin güney eyaletlerinden Alabama’nın en büyük kenti Birmingham 20. yüzyıl başlarında küçük bir kasaba iken kısa sürede gelişerek büyük bir kente dönüştüğü için “Sihir Kent” olarak tanımlanıyor, o kadar… Yani, yolunuz Birmingham’a düşerse sihir falan aramayın… İngiltere’deki adaşı gibi bir sanayi kenti olan Birmingham pek turistik bir yer sayılmasa da, gezmek, görmek isteyen gezginlerin mutlaka bulup, gezmekten görmekten keyif alacağı yerleri yok değil. Öncelikle çok yeşil bir coğrafyada yer alan Birmingham, doğaseverleri mutlu edecek birçok ulusal park alanına sahip olup kültür gezginleri ise ABD’nin tek İnsan Hakları Enstitüsü’nü ve müzesini görmekten memnun olacaklardır. Birmingham’ın belki bir tek alışveriş tutkunlarına ve gece hayatına hitap etmediği söylenebilir ama olağanüstü dingin atmosferi ve modern mimari dokusu herkesi etkileyecektir…

Ankaralı Gezginler Grubu’nun, Alabama Türk Amerikan Derneği’yle birlikte düzenlediği bir fotoğraf sergisi vesilesiyle geldiğimiz ve bir hafta kaldığımız Birmingham’ı gezmeye, kentin yüksek bir mevkiinde kurulmuş olan Vulcan Park’tan başladık. Dünyanın en yüksek demir konstrüksiyon heykelinin ve New York’taki Özgürlük Heykeli’nden sonra ABD’nin en yüksek ikinci anıtının (Amerika, her şeye bir en yakıştırma konusunda pek başarılıdır) bulunduğu park aynı zamanda güzel bir Birmingham panoraması sunuyor. Burada, Birmingham’ın geçmişini gösteren müzeyi gezebilir ve/veya kentin simgesi olan yüz yıllık heykelin (yapımı 1904) balkonuna asansörle çıkarak daha geniş açıdan Birmingham fotoğrafları çekebilirsiniz…

Vulcan Park’ta kenti yukardan gördükten sonra gökdelenler arasındaki kent merkezini görmeye gidebiliriz. Ancak kent merkezi deyince öyle kalabalık, hareketli bir yer beklemeyin. Zaten çok sakin bir kent olan Birmingham’ın en sakin yerlerinden olan Five Points Tarihi Bölgesi, adından da anlaşılacağı gibi beş caddenin kesiştiği küçük bir meydan. Bir köşesinde büyük bir kilise (Birmingham Church of Christ) ve etrafta birkaç kafenin bulunduğu bu meydandan sonra Birmingham’ın ortasından geçen demiryolu hattına doğru yürüyoruz.

Birbirine dik cadde ve sokakların numaralandığı downtown’da, güneyden başlayarak küçülen numaralar demiryolunda sıfırlanıyor ve sonra tekrar birden başlayarak kuzeye doğru büyüyor. Böylece Five Points’in bulunduğu Güney 11. Cadde’den başlayan yürüyüşümüz esnasında önce Güney 10 ve 6. caddeler arasında kalan UAB (University of Alabama at Birmingham) binalarını geçtikten sonra yarım saatlik bir yürüyüşle ulaştığımız Kuzey 3’de Alabama Tiyatrosu’na (1927’de açılmış), Kuzey 6’da Birmingham Kütüphanesi’ne ve biraz ilerde, Kuzey 8’de de Birmingham Sanat Müzesi’ne varıyoruz.

Böylece kentin en önemli sanat ve kültür merkezlerini gördükten sonra sıra Birmingham’ın mutlaka gezilmesi ve hatta öncelikle gezilmesi gereken yeri olan İnsan Hakları Müzesi’ne geliyor. Kelly Ingram Park’tan başlayan tematik “Birmingham İnsan Hakları Bölgesi”, bu parkla birlikte, enstitü ve içindeki müze ile 16. Sokaktaki Vaftiz Kilisesi’nden oluşuyor. Buradaki tema İnsan Hakları, daha doğrusu Siyah Hakları veya Siyah-Beyaz eşitliği… Parktaki heykellerden müzede sergilenen objelere ve gösterilen filmlere kadar burada gördüğümüz her şey Amerikan tarihinin bu en utanç verici dönemiyle yüzleşmesi şeklinde özetlenebilir. Birmingham’da ayrıca Alabama Spor Salonu ve Meşhur Sporcular Müzesi ile Alabama Caz Salonu ve Meşhur Cazcılar Müzesi de meraklıları tarafından görülecek yerler arasında not edilebilir.

Birmingham’ın yakın çevresine açıldığımız aman görülmesi gereken yerlerin başında Oak Mountain Ulusal Parkı geliyor. İçinde küçük göletlerin bulunduğu park alanı kent merkezine 10 km kadar uzaklıkta ve özellikle hafta sonları çok rağbet görüyor. Bunun haricinde gene aşağı yuları aynı uzaklıklardaki English Village ve Mount Brook adlı tarihi yerleşimler de görülmeli. Geçen yüzyılın mimarisinin mahalle ölçeğinde korunduğu bu yerleşimler, ziyaretçilerine downtown’un gökdelenlerine tezat bambaşka bir Birmingham imajı veriyor.

Birmingham’ın uzak çevresinde ise her biri karayoluyla 2-4 saat uzaklıklardaki; güneyin en büyük kenti Atlanta, Tennesse eyaletinin başkenti Memphis, Amerikan Folk Müziğinin başkenti kabul edilen Nashville Cazın başkenti kabul edilen New Orleans ile Florida ve Alabama eyaletlerine ait olduğu için Florabama olarak adlandırılan Meksika Körfezi kıyısındaki sahil kentleri gezilebilir. Birmingham’ın bulunduğu eyaletinin başkentini merak edenler bu listeye güneydeki Montgomery’i de ekleyebilirler. Bugün eski önemini yitirmiş olsa da Amerikan İç Savaşı’ndan önce ülkenin kuzey ve güney olarak ikiye ayrıldığı dönemde Güney Konfederasyonu’nun başkentliğini yapan bu kenti görmek ilginç olabilir…