Bu yazımızı okurken, özel müziğini de dinlemenizi tavsiye ederiz… 

Ses Klibi: Bu ses klibini oynatabilmek için Adobe Flash Player (Version 9 veya üzeri) gereklidir. Güncel versionu indirmek için buraya tıkla Ayrıca tarayıcında JavaScript açık olmalıdır.

Timuçin HAN

Nazar’a Geldik…

Bu hafta sonu nazara geldik! İzmir’in Kemalpaşa ilçesine bağlı Kurudere Köyünde, namı diğer NAZARKÖY’deyiz…

İster inanalım, ister inanmayalım nazar hayatımızda var. Bakış ya da düşüncelerle karşısındaki insanın başına kötü bir şeylerin getirilmesidir nazar. Nazardan korunmak için de çeşitli yollara başvururuz. Bazen nazar duasıdır bizi koruyan, çoğu kez de nazar boncuğu olur takılır gönüllerimize…

Göz şeklindeki nazar boncukları en çok kullanılanıdır sihirli camın… İnsanlığın varoluşundan bugüne çeşitli toplum ve dinlerde göz simgesi kötülükleri uzaklaştıran bir tılsım gibi kabul görmüş ve uygulanmıştır. Anadolu’da ise bu simge camın ustalarına ilham vermiş ve nazar boncuğuna dönüşmüş… Anadolu’dan da tüm dünyaya yayılmıştır…

Nazar boncuğu bizi kötü gözlerden korurken, usta ellere de aş olmuş, ekmek olmuş…
Bu usta ellerin en önemli merkezi olan Nazarköy’e geldik, büyülü bir mavi kucak açıyor size, Anadolu’nun tüm topraklarında olduğu gibi…

Kemalpaşa’dan 4-5 km sonra Torbalı yolu üzerinde bulunan Nazarköy küçük ve sıcacık bir köy.

Bir hafta sonu planınıza alıp güne burada yapacağınız bir kahvaltı ile başlayabilirsiniz. Köyde bulunan birkaç güzel mekan sizi bekliyor. Gözleme ve çiğbörek mutlaka tadılması gereken lezzetler arasında… Üzerine bir de yayık ayran… Ohh afiyet olsun!

Nazarköy’de şu an 6 atölye mevcut. Nazar boncuğu üretimi köyün en önemli geçim kaynağını oluşturuyor. Köylü kiraz, zeytin, ceviz, tütün vb. tarım ürünlerinden gelir elde ederken nazar boncuğu imalatı ve köy içindeki sergilerle de boncuk satışı sayesinde önemli bir alternatif oluşmuş durumda.

El sanatları bir toplum için gerçekten çok önemli, yaşaması, yaşatılması ve en önemlisi de sahip çıkılması çok önemli. Ocak başındaki ustaların alın terlerini görünce bu konuda gözümüz arkada kalmayacak diyebiliyorum… Genç yaştaki ustaları iş başında görmek umutlarımı yeşertiyor, bu sanat kaybolmayacak…

Yuvarlak bir ocağın etrafına bağdaş kurmuş, ellerinde çelik çubuk ve şekil veren saçlarla nakış gibi işliyorlar camları… Ocağın etrafındaki 4-5 olukta ayrı ayrı çalışan ustalar kelimenin tam anlamıyla el emeği göz nuru işler çıkarıyorlar… İzlerken şaşırmamak mümkün değil, bu kadar ince işçiliği bu kadar hızlı ve aynı ölçülerde, üstelik göz kararıyla nasıl da işleyiveriyorlar hemen…

Ocakta kuru odun yanıyor, kuru odundan nasıl öyle bir ateş çıkar, camı macuna çevirir merak ediyorum ocağın sırrını ve soruyorum hemen… Ocağın ana özelliğinin ateş tuğlasından yapılmış olmasını, dışının ise kil ile sıvanması gerektiğini öğreniyorum… Kuru odun kadar ocağın yapıldığı malzemede oldukça önemliymiş… İçerideki ısı 1000 – 1200 derece arasıymış çünkü… Gözlerim kamaşıyor, bakamıyorum ocağın derinliklerine…

Boncuğun hammaddesini hurda cam parçaları oluşturuyor… Cam fabrikalarından ya da hurdacılardan aldıkları kırık ve hurda camları 1200 derecelik bu fırınlarda eritip hünerli ellerle şekillendiriyorlar bir bir boncukları…

Nazarköy’de boncuklardan yapılmış birçok süs eşyası, takı ve anahtarlıkları bulabileceğiniz standlar mevcut. Tam bir renk cümbüşü, hepsine tek tek bakmaktan alamıyorsunuz kendinizi…. Çeşit çeşit nazar boncukları, tokalar, kolyeler, kapı süsleri, bileklikler, duvar süsleri… hepsi birbirinden çekici…

Ayrıca köyün kadınlarının kendi elleriyle hazırladıkları zeytinler, reçeller ve ağaçlardan özenle toplanmış meyveler de almadan geçilmeyecek güzellikteler…

Köyün bazı evlerinin duvarlarında boncuklardan yapılmış figürler ve resimler de oldukça ilgi çekici olmuş…

Eğer bugüne kadar bu köye hiç uğramadıysanız artık güzel bir hafta sonu alternatifiniz var.
Nazar boncuğunun bir yaşam biçimi olduğu bu köyde ocaklar hiç sönmesin, ustalar yeni ustalara emanet etsinler sanatlarını… Kısacası Nazarköy’e sakın nazar değmesin!

Sevgiyle kalın,
Timuçin HAN