Bu yazımızı okurken, özel müziğini de dinlemenizi tavsiye ederiz… 

Ses Klibi: Bu ses klibini oynatabilmek için Adobe Flash Player (Version 9 veya üzeri) gereklidir. Güncel versionu indirmek için buraya tıkla Ayrıca tarayıcında JavaScript açık olmalıdır.

Fatih KOCA

Baltık Ülkeleri’nin en güneyindeki üyesi Litvanya, gerek nüfus, gerek yüzölçüm olarak bu ülkelerin en büyüğü konumunda. 2009 yılında, isminin ilk defa bir belgede yer alışının 1000. Yılını kutluyor Litvanya. Başkent Vilnüs ise Avrupa Kültür Başkenti olmanın onurunu yaşıyor, yine bu yıl.

1990 yılında bağımsızlığını ilan eden ve 2004 yılında Avrupa Birliği’ne katılmasıyla birlikte hızlı bir ekonomik yükseliş gösteren Litvanya, ekonomik krizin en çok darbe vurduğu ülkelerden. Ülkenin tek havayolu şirketi olan LAL’ın kriz yüzünden batması nedeniyle Vilnüs’e direk uçak seferi bulmak zor. Genelde ulaşım komşu başkent Riga’dan otobüslerle sağlanıyor. Yolculuk 4.5 saat sürüyor ve tren ağının yaygın olmadığı Baltık bölgesinde otobüsler de çok konforlu değil.

Litvanyalılar Avrupa’nın tek tanrılı bir dini en geç kabul eden milleti. 14. yüzyılın sonlarına kadar çok tanrılı bir dine inanıyorlar. Hristiyanlığı kabulden sonra ise bu dine sıkı sıkıya bağlanıp, Vilnüs’ü kiliselerle donatıyorlar. Vilnüs’de adım başı bir kaç asırlık bir kilise görmek mümkün.

Büyük çoğunluğu Katolik inanca mensup, Litvanya’nın. Beyaz rengi ve sütunlu mimarisiyle Neoklasik akımın bir eseri olan Vilnüs Katedrali, Litvanya Katolikleri’nin başlıca ibadet yeri. Etrafındaki geniş alanda herhangi bir yerleşimin olmaması nedeniyle Katedral, şehre ferahlık veriyor. Katedral Meydanı’nda çan kulesi ve Vilnüs’ün kurucusu Büyük Dük Gediminas’ın heykeli bulunuyor. Katedral’in hemen arkasındaki alanda bulunan ve 1801 yılında yıkılan Kraliyet Sarayları’nı yeniden inşa ediyor Litvanyalılar. 2002 yılında başlayan inşaatın, 2009 yılında bitirilmesi planlanıyor.

Vilnüs Katedrali’nin yanındaki Gediminas Tepesi’nde, Gediminas Kalesi ve Gediminas Kulesi yer alıyor. Kulenin tepesindeki teras hayli güzel bir Vilnüs manzarasına sahip. Litvanyalılar’ın tarihinde önemli bir yere sahip Gediminas Kulesi. Kule, 1989 yılının 23 Ağustos’unda oluşturulan ve tarihe Baltık Yolu adı verilen insan zincirinin de başlangıç noktası. Gediminas Kulesi’nden başlayan zincir, Riga’daki Özgürlük Anıtı’na ve buradan da Talin’deki Hermanos Kulesi’ne uzanıyor. El ele, toplam 600 kilometrelik bir zincir oluşturan yaklaşık 1.000.000 Litvanyalı, 500.000 Letonyalı ve 700.000 Estonyalı, bu zincirle bağımsızlık isteklerini dünyaya duyurmaya çalışıyor. Baltık Yolu, dünyanın en çarpıcı sivil direnişlerinden bir tanesi!

Vilnüs’ün, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan tarihi merkezi oldukça büyük. Tarihi dokusu çok iyi korunmuş olan şehrin en eski ve önemli caddesi, Pilies. Kraliyet Sarayı ile Belediye Binası arası boyunca uzanan cadde; kafeleri, barları, mağazaları ve sokak sanatçılarıyla şehrin atar damarı.

Vilnüs Şehri’nin içerisinde, bir de cumhuriyet var. Uzupio Cumhuriyeti! Sanatçıların mesken yeri Uzupio, 1997 yılında kendi cumhuriyetini ilan etmiş. Her cumhuriyet gibi bayrağı, para birimi, anayasası, cumhurbaşkanı ve ordusu var. Paupio Caddesi’nde bir kaç dilde asılı olan anayasanın maddeleri oldukça ironik. “Bir köpeğin, köpek olma hakkı vardır”, “Herkesin mutsuz olma hakkı vardır” maddeleri gibi. Ordusu 12 kişiden oluşan Cumhuriyet’in, cumhurbaşkanı ise bir yönetmen, şair ve müzisyen! Ana meydanda bulunan trompet çalan melek heykeli, Uzupio’nun simgesi.

Uzupio ile tarihi merkezi, Vilnüs’e adını veren Vilnia nehri ayırıyor. Vilnüs üzerindeki köprüler, yeni evli Litvanyalılar’ın evliliklerinin sonsuza dek sürmesi için astığı rengarenk kilitlerle dolu. Vilnia nehri kenarında bulunan Sv.Onos (St.Anne) kilisesi etkileyici mimarisiyle, Kiliseler Şehri’nin özgün kiliselerinden.

Litvanya Mutfağı, bir kuzey ülkesinden beklenmeyecek güzellikte ve çeşitlilikte. Kültürlerine oldukça bağlı olan Litvanyalılar, geleneksel mutfaklarını da büyük bir gururla sunuyorlar. Hamur işinden, ana yemeğe, Litvanya Mutfağı’nın birbirinden leziz, birçok örneğini Vilnüs’ün neredeyse her kafesinde, restoranında ve pazarlarda bulmak mümkün. Yaz aylarında yapılan ve haşlanmış patatesle yenmesi adet olan pembe renkli Saltibarsciai (Soğuk Pancar Çorbası) kaçırılmaması gereken bir lezzet!